Hürriyet

13 Şubat 2011 Pazar

Sevgisizler Günü

Sevgililer günü, adını verdiğimiz bir gün var. Ve o gün geldi. 364 gün aşk yokmuş gibi; tek bir güne sevgililer günü adını vermek bana çok saçma geliyor. Herkes aynı cümleyi kuruyor belki, ama mantıklı düşünürseniz; tamamıyla kapitalizmin getirisi olan özel günlerden bir tanesi. İki insanın birbirine, diğer tüm insanlarla aynı gün hediye alması, aynı gün bulşuması, aynı gün sevişmesi, aynı gün öpüşmesi vs… bana büyük saçmalıkmış gibi geliyor. Aşk; adını verdiğimiz duygu, iki kişinin sırrıdır. Özeldir. Üstelik özel olduğu vakit güzeldir. Sıradan bir günün adına sevgililer günü derseniz; özel olan, özel olması gereken bir takım duygular, özel olmaktan çıkıyor. Bunun yanısıra adeta tüm duygularınızı ilan ediyorsunuz herkese. 14 Şubat günü sokaklarda çok komik oluyor. Her köşede bir çifte rastlıyorsunuz. Ve işin komik tarafı, sokakta gördüğünüz o çifti belki ömrünüzde ilk ve son kez görüceksiniz, ama; onların o gün neler yaşayacağını biliyorsunuz. Mesela benim yaklaşık 1yılı aşkın süredir, bir sevgilim yok. Ama inanın tüm samimiyetimle söylüyorum, olsaydı bile; 14 Şubat günü O’na hediye almazdım. Çünkü içimden gelerek almış olmuyorum o hediyeyi, tamamen zorunlulukmuş gibi almış oluyorum. Büyük saçmalık.
              Kimse yanlış anlamasın. Sevgililer gününü kutlayan, kutlayacak kimseyi yadırgamıyorum, zaten banane de mi? Ama ilginç geliyor bana bu tür durumlar. Bir günü özel kılmak için; o güne bir isim koymak şart mı? Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, öğretmenler günü vs vs.. Oha! Ne kadar çok özel gün var. Açıkçası ne para dayanır, ne sevgi yeter bütün bu günlerin altından kalkmak için. Evet, sevginiz de yetmez, sevginiz de biter. Çünkü; kutladığınız bütün bu günler, görevmiş gibi geliyor bir yerden sonra. İçinizden geldiği için; birlikte değilsiniz ki o gün. Adına ”özel gün” dendiği için birliktesiniz. Çok zor, gerçekten zor. işin ilginç yanı, sevgililer günü dediğimiz bu gün, artık ana haber bülteninde bile yer buluyor kendine. Çüş be kapitalizm! Harbiden çüş! Bi dur, bi soluklan, bi kendi halimize bırak bizleri. Tüket,tüket nereye kadar ? Bütün alışveriş merkezleri tıkabasa doluydu geçtiğimiz hafta. Kredi kartı borcu, ekonomik kriz, ev kirası, okul masrafı, mutfak masrafı, ev masrafı falan hepsini unuttu birden insanlar. Herkesin tek bir amacı var; sevgiliye hediye almak! Ayrıca bu hediyenin pahası, güzelliği, sevgiliyi etkilemesi de çok önemli. Basit bir hediye mutlu etmiyor artık kimseyi. Baya ilginç durumlar bunlar.
          Son birkaç cümlem daha var. Bu özel gün çılgınlığı, ilişkilerdeki tüm özel hayatı bitirdiği gibi; samimiyeti de öldürüyor. Düşünsenize hediyenizi beğenmeyen bir sevgiliniz var. ”Ayşe’nin sevgilisi tek taş almış, sen gül alıp getirdin.” Oha! Yemin ederim böyle diyaloglar bile oluşuyo artık; çiftlerin arasında. Hani nerde aşk? Hani nerde sevgi? Hani nerde duygu? Kalmıyor de mi? Bitiyor. Yavaşça hepsi bitiyor. Ben bu yazıyı yazdım diye; tabi ki gidişat değişmeyecek. Umduğum tek bir şey var, farkındalığı olan insan sayısının artması. Bu gidişle bundan 10 yıl sonrası; sevgililer gününden ziyade, ” Sevgisizler Günü” olarak anılmaya başlayacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder