Hürriyet

13 Şubat 2011 Pazar

Bazen Anlayamıyosun

Bazen anlayamıyosun. Naparsan yap anlayamıyosun. Kendi kendine konuşana deli diyorlar. Lakin bir tek kendi kendimle konuştuklarımı anlayabiliyorum. Çok fazla insan var koduğumun dünyasında. Çok kalabalık. Eskiden olsa,sokağa çıkıp, bağırsan; herkes dönüp sana bakardı. Şimdi dene aynısını, kimse farketmiyor bile seni. Bu yüzden anlayamıyorum işte. Bu kalabalığı çözmek gerçekten dünyanın en zor işi. Anlayamıyosun. Kimseleri veya kimseyi. Geceleri sevmeye başlıyosun bi müddet sonra. Bunun da en büyük sebebi; sakinlikten kaynaklanıyor. Kendi dünyana çekilebilme ihtimalinin var olması; gecelere olan sevginin artmasına yardımcı oluyor.
         Tam bu kargaşanın ortasında, kıvranırken; birisi çıkıp geliyor. Elini tutuyor ”hadi” diyor. ”Beraber anlayalım,anlayamadıklarımızı.” diyor. İnanıyosun,sende elini uzatıyosun. O’na güvenip gözlerini kapatıyosun. Gözünü açtığında ise; manzara korkunç. Elini bırakmış ve O’da gitmiş. O’da kalabalık olmuş. Bu defa aşkı çözmeye çalışıyosun. Aşk’a inancın zayıfladığından,bu kez olaya mantığını da dahil ediyosun. Ama sonuç yine hüsran. Çünkü aşkın en büyük düşmanı, mantıkmış. Bunu da öğrenmiş oluyosun.
          Çaresiz bir biçimde, kendini zamana teslim etmiş ve yuvarlanıyosun. Fakat; bu defa da, yalnızlık denen olguyla tanışıyosun. Tanışmamana olanak yok zaten. Çünkü; çözemediğin kalabalıktan kaçıyosun, beceremediğin aşktan uzaklaşıyosun, geceleri kendi dünyana çekilmeyi adet ediniyosun. Böyle olunca arkanı döndüğünde kimse kalmamış oluyor. Yalnızlıkla sevişmeye başlıyorsun. İlk başlarda canın yanarken, zamanla sevgili oluyosunuz. Güzel sevgilim; yalnızlık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder