Hürriyet

13 Şubat 2011 Pazar

Anarşist Aşık

İnsanların çaresiz oldukları zamanları düşündüm. Çoğunluğun çaresizliğinin temelinde özlem vardı. Eminim ki Adem bile tatmıştı özlem duygusunu. Havva bile tatmıştı özlem duygusunu. Sevmek gibiydi bazen özlemek.Ölüm gibiydi bazen. Bazen ise annem gibiydi. Denizi olmayan şehirlere gittiğimde; denizi özlemek gibiydi,özlem. Yalanları özleyenler oldu, gidenleri özleyenler, dostlarını özleyenler, aşkı özleyenler.Aşkı özleyenlerin sayısı ise git gide çoğalıyor. Aşkı en çok özleyenler, ”yeni nesil” adını verdikleri bizler.
           Bizler işssiz kalma korkusunu taşıyanlarız, bizler eğitim hayatımızı mutlaka devam ettirmek zorunda olanlarız, bizler teknolojinin gelişmesiyle ”şanslı” diye düşündüğünüz, ama ”şanssız” çocuklarız. GDO’lu sebzelerin kobayları olan, sizin şanslı dediğiniz, ama şanstan bi haber ”yeni nesil”iz biz. Bu kargaşada aşkı nasıl bulalım ki? Belki de bizlerin en doğru yaşadığı, en doğru tattığı aşk; ailelerimiz. Çünkü artık kimse aptal değil. Oysa; aşk için aptal olmak gerek. Mantığı bir kenara bırakmak gerek. Peki bizler nasıl aptal olalım? Nasıl mantığımızı yok sayalım? Herkes bu kadar zeki, üstelik av peşinde koşarken. Küçük bir çocukken mutluluğun temelinde zenginlik var sanardım. Anneme  ”ben çok zengin olucam” derdim. Annem ise kızardı, paranın mutluluk değil, belki mutluluk için bir araç olabiliceğini söyledi hep. Lakin iki gün önce birlikte haberleri izliyorduk, yirmi beş bin lira için; iki insan ölmüştü. Haberi izledikten sonra, annemin yorumu ”artık herşey para olmuş.”
          Yeni bir düzen, yeni bir dünya, ve sürekli yenilenen bir yenilik var artık. Üstelik sana mutluluk vermeyecek bir düzen bu. Sadece birer makina olmamızı sağlayacak olan düzen bu. Ben makina olmak değil, aşık olmak isteyenlerdenim. Benim inandıklarıma göre mutluluğun temelinde, mutlaka aşk olmalı. Ama artık kolay aşk, kahraman aşık yok. Zor aşk, anarşist aşık var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder